понедельник, 15 апреля 2013 г.

Ülkemde Türk dizileri...




Tatilde ülkeme her gittiğimde konu-komşu, eş-dost tarafından çeşitli sorulara maruz kalıyorum. ‘‘Kenan Emirzalıoğlu’yu, Kıvanç Tatlıtuğ’u görebildin mi? Necati Şaşmaz n’apıyor? Hürrem Sultan’ın devamı ne zaman gelecek?’’

Yazının giriş satırlarından tahmin edeceğiniz üzere konumuz Türk dizileri. Orta Doğu ülkeleri gibi, Orta Asya’da da Türk dizileri yaygın bir şekilde izlenmektedir.  Türk dizilerinin büyük ilgiyle izlendiği yerlerden biri de ülkem Kazakistan’dır. 
Ülkemin Türk dizilerine duyduğu ilgi ve sempatinin ilk kalp atışı, başrollerinde Kenan Emirzalioğlu, Zeynep Tokuş gibi ünlü isimlerin yer aldığı  ‘‘Deli yürek’’ dizisidir.
Evimize televizyon ekranından girip hayatımıza yerleşen Brezilya, Meksika, Hindistan gibi başka coğrafyaların dizilerinden sonra  tanıştığımız Türk dizisi“Deli Yürek’i büyük bir misafirperverlikle ağırladık, onu kendi prodüksiyonumuzmuş gibi benimsedik, sahiplendik. Erkeklerimizin dizinin başrol karakteri Yusuf’la aynı ruh ikliminde buluşması zor olmadı. Dizide kardeşliği, misafirperverliği, saygıyı, fedakarlığı, aşkı, samimiyeti, hoşgörüyü temsil eden Yusuf karakteri Anadolu’da yaşayan kardeşlerimizin sembolik ifadesiydi.  Değişik bir karakter olan Kuşçu da sevilen karakterler arasında yer almıştı. Ayrıca filmde öpüşme sahnesinin olmayışı da herkes tarafından takdir toplamış, bizi ortak bir kültür etrafında toplamayı başarmıştı. 
Ondan sonra gelen ‘‘Kınalı Kar’’ dizisi köy yaşamı, oradaki insanların samimi ilişkileriyle nufüsünün çoğu kırsal kesimde yaşayan bizim halk için kendi yaşamıymış gibi his bırakmış ve beğenilerek seyredilmişti. Hatta birbirine Cabbar, Kamber gibi dizideki isimlerle seslenenlerin olduğunu söylersek abartmış olmayacağız.  Bu dizileri takip eden ‘‘Berivan’ dizisinin başrol karakteri Sibel Can’ın örtüsü ‘‘Berivan örtü’’ diye satış raflarında yok sattı. 

Türk dizilerinin toplumumuz tarafından kabul görüp sevilmesini İslami kültür unsurlarına, ortak inanç motiflerine bağlamak mümkündür.  İnanç sisteminin şekillendirdiği adet, gelenek ve göreneklerin de benzerlik göstermesi dizilerin cazibesini kaçınılmaz kılmıştır.
Türk dizileri bahsini ‘‘Kurtlar Vadisi’ne değinmeden geçmek konuyu eksik bırakacaktır.   ‘‘Kurtlar Vadisi”nin yayın serüveni üniversiteyi kazanıp yurda yerleştiğim döneme denk gelmişti. Dizi ilgisi üniversite gençleri ararında yaygınlık göstermediği için bizim dönemde pek teveccüh görmemiş ancak daha sonraları yankı uyandırmıştı. Türkiye’de üniversite okuyacağımı duyan herkesten Polat Alemdar’a bol bol selam doldurdum bavuluma. O günden bugüne  Kurtlar Vadisi hala izlenme rekorunu kimseye devretmiş değil. 
Zamanla diziler artarak yaygınlık kazandı. Niceliği arttıkça  niteliği azalan bu dizilerin hiçbiri bizde ne yazık ki ilk göz ağrımız‘‘Deli Yürek’’le kurduğumuz duygusal ortaklığa yakın bir imaj yakalayamadı. Terbiyenin yerini ahlaksızlığa bırakması, sadakatin aldatmaya dönüşmesi, flörtöz ilişkilerin insan doğasına aykırı bir hal alması, dostlukların ihanete evrilmesi, ikiyüzlülük, yalan, hırs gibi toplumsal yaşantımızda kabul görmeyen negatif unsurların dizilerin popüler temasını teşkil etmesi ülkemizin dizi motivasyonunu baltalamıştır. 
Dizideki karakterlere özenen ergenlerin davranış kalıplarındaki negatif etkileri fark etmeye başlayan aileler Türk dizilerini yazılı basında protesto etmeye başladı. Buna rağmen izleyici kitlesini afyon etkisini gösteren bu dizi müptelalığından kurtarmak pek kolay olmayacaktır. Bazı kesimlerin bilhassa yaşlıların vakit geçirmek için izlediği bu dizilerin ömürleri ne kadar sürer, bilinmiyor. 
Şimdilerde ise en popüler sorunun öznesini Sultan Süleyman oluşturuyor. ‘‘Kendi dertlerim yetmezmiş gibi şimdi başıma Fatmagül’ün derdi eklendi’’ esprisi ise Fatmagül’ün hala aktüel olduğunu göstermeye yetiyor. 

Комментариев нет: